Yerleşme, gebelikte embriyonun rahmin duvarına tutunduğu bir aşamadır ve bu hem doğal gebeliklerde hem de tüp bebek tedavisinde oluştuğunda gebeliğin ilk adımı tamamlanmış demektir.
Dolayısıyla tüp bebek tedavisinin tutması, laboratuvarda ideal koşullarda gelişimi sağlanmış olan embriyonun rahim duvarına bağlanması ile kendini belli eder. Embriyo oluştuktan sonra gözlem altında bir kültür içerisinde tutulur ve sağlıklı olup olmadığı başarılı bir gebeliğin elde edilmesi için gözlemlenir.
Bir sonraki adım embriyonun rahim boşluğuna transfer edilmesidir ve bu noktadan sonra daha fazla gelişim için embriyonun kendisini rahim duvarına tutturması gerekir.
Yerleşme genellikle döllenmeden 7-12 gün sonra olur. Embriyodaki hücreler bölünmeye başlayarak zigot haline gelirler. Zigot ise kendini rahim duvarına yapıştırır. Yerleşme tamamlandığında zigot hCG adı verilen bir hormon salgılamaya başlar ve bu hormon gebelik testlerinde ölçümü yapılan hormondur.
Yerleşmenin ilk işaretlerinden bir tanesi döllenmeden 6-12 gün sonra ortaya çıkan yerleşme kanamasıdır. Eğer yerleşme başarılı olursa, lekelenme ve hafif sancılar yaşanabilirler. Eğer yerleşme başarısız olursa, adetleriniz tekrar başlayacaklardır. Embriyonun yerleşme işaretlerinden en yaygın olan bazıları şöyle:
Sivilceler, kabızlık, yorgunluk ve sabah bulantıları da tüp bebek tedavisinin tuttuğunu gösteren bazı temel işaretler arasında yer alırlar.
Gebelik testlerinin zigot tarafından salgılanan hCG hormonu düzeylerini ölçmesi gerekir ve bu hormon her 2-3 günde bir ciddi bir artış gösterir. Ancak tespit edilebilir düzeyde salgılanması için 3-4 haftanın geçmesi gerekir. Bu nedenle evde yapılan testler kısa sürede doğru sonuç vermeyebilirler ve kesin sonuçlar için doktorunuzun talep edeceği kan testini beklemeniz doğru olacaktır.
Kaynak: Prof. Dr. Bülent Tıraş